27 Ekim 2015 Salı

Dünyayı gezmek isteyenlere dille ilgili birkaç tavsiye

İngilizce ve İspanyolca şart!
Kabul etmeliyiz ki, İngilizce dünyanın konuştuğu dil haline gelmiş durumda. İspanyolca da dünyada en çok konuşulan diller arasında!Bu dilleri biliyor olmanız, sizi daha az zora sokacaktır.

Hayat kurtaran sözlükler
Seyahat çantanıza, mutlaka Türkçe- gideceğiniz ülkenin dilinde bir sözlük koyun. Bu sözlük hep yanınızda olsun. Online sözlükler de çok işe yarar ama her zaman Wifi bağlantısı bulamayabilirsiniz ya da internete girecek kadar vaktiniz olmayabilir. Ayrıca kalıp cümlelerin olduğu, sözlükler de var. İşinize yarayacaktır. Bu hazırlıkları da yapacak haliniz yoksa ve Akıllı telefonunuz varsa, sseyahat edenler için en iyi çeviri uygulamaları listesine bir göz atmanızı tavsiye ederiz!
http://www.telegraph.co.uk/travel/travel-advice/11377276/The-five-best-translation-apps-for-travellers.html

Latin Alfabesinin olmadığı dillerle başa çıkmak
Bu ciddi bir sorun. Size en ufak bir çağırışım bile yapmayan, kesinlikle karmaşık gelen harflerle yazılmış sokak,cadde isimlerini bir düşünün! Çoğu şeyi yanlış anlayabilirsiniz. Burada sizi kurtaracak olan tek şey, alfabe hakkında biraz bilgi sahibi olmak, hiç değilse okunuşlara hakim olabilmek. Ayrıca Google Görsel Çeviri uygulamasıyla resimler içindeki metni çevirebilirsiniz. Bu, sizin çektiğiniz veya içe aktardığınız bir resim olabilir ya da kameranızı doğrultmanız yeterlidir. Eğer böyle bir vaktiniz de yoksa, sesli sözlük uygulamalarından birini mutlaka telefonunuza indirin.


Tinder'ın nimetleri
Tinder sadece bir dating uygulama değil, seyahatte inanılmaz derece işe yarayan bir rehber! Eğer bir engeliniz yoksa, mutlaka Tinder'ı arkadaş bulmak amacıyla kullanın. Görüşüp görüşmemeniz önemli değil, size restaurant tavsiyeleri verebilecek, sıkıştığınıza soru sorabileceğiniz, ortak bir dilde konuşabildiğiniz (İngilizce, Türkçe vb.) birileri olması hayatınızı kolaylaştırır. Hiç değilse, birkaç cümle çevirisi ya da kelime sorup öğrenmek fena bir fikir değil!



Menü facialarına önlemler
Lokal dili bilseniz bile ya da menülerin bildiğiniz başka bir dile çevirisi olsa bile, bazen işe yaramayabilir.  Çünkü Türkiye'de hiç bilmediğiniz, görmediğiniz sebze, meyve ya da et isimlerinin çevirisi olmayabilir. Yemek açıklamaları da, ayrıntısız yapılmış olabilir. Size tavsiyemiz, sözlüklerin ve çevirilerin yetmediği durumlarda, Google Görse
l araması yapmak. Hakkında hiçbir fikriniz olmadığı yemek isimlerini Google Görsel'de aratıp en azındani yiyeceğiniz şeyin neye benzediğini görebilin!


Sizin de tavsiyelerinizi bekleriz!

Formula Lingua
www.formulalingua.com

19 Ekim 2015 Pazartesi

Geleceğin Dili Ne Olacak? Geleceğin dilini etkileyen en önemli 10 Faktör!

Günümüzde İngilizce hem iş dünyasında hem de sosyal hayatta, son derece işimize yaracak ve bize neredeyse dünyanın kapılarını açabilecek bir dil.
Fakat bugün İngilizce hemen hemen hayatımızın her alanında karşımıza çıkıyorken, dillerin popülerliğinin değişken olabileceğini de söylemek isteriz. Örneğin 20. yüzyılda, okullarda en çok öğrenilen diller Almanca ve Fransızcaydı. Bugün ise, bu dillerin her ne kadar bize birçok katkısı olsa da, İngilizcesiz yine de olmuyor!

Peki biz gelecekte önem kazanacak dillerin hangileri olacağını önceden tahmin edebilir miyiz? Eminiz ki bu bilgiler, hem çocuklarınızın eğitim hayatına hem de kendi iş ve sosyal hayatınıza yön vermede son derece etkili olacaktır.

İşte size geleceğin dillerini etkileyen 10 faktör:


Ülkenin ithalat/ihracat durumu 
İş dünyasındaki ihtiyaçlar
Gelecek hükümetin olası ticaret politikası
Yükselişe geçen büyük pazarlar

Bunlar ilk 4 faktör. Hepsi de ekonomi ile alakalı. Ülkenin ekonomik geleceği ile ilgili son durumu ve geleceğine dair. Türkiye'nin ve gelecekteki hükümetimizin bu alanlardaki politikalarına bir de bu gözle bakabilir, tahminler yürütebilirsiniz.



Ülkenin diplomatik ilişkileri
Toplumun ilgi gösterdiği diller
Dış ve iç turizm
Ülkenin uluslararası eğitim stratejisindeki öncelikleri

Bu faktörler genellikle sosyal. Türkiye en çok hangi ülkelerle ilişki içinde? Türkiye'ye hangi ülkelerden en çok turist geliyor / Biz en çok hangi ülkelere seyahat ediyoruz? Gelecek hükümet eğitim ile alakalı yenilikler yapacak mı? Devletimizin ve eğitim kurumlarımızın (ilköğretim, lise, üniversite, enstitüler vb.) uluslararası alandaki işbirlikleri nedir? Tüm bu soruların cevabı, öğrenmemiz gereken yabancı dilleri tahmin etmemizi sağlayacak.



Diğer ülkelerde konuştuğunuz dillerin yeterlilik düzeyleri
Dillerin internetteki yaygınlığı

Politik ya da ekonomik ilişkilerde bulunduğumuz ülkelerdeki Türkçe ve İngilizce bilme oranları nasıl? Örneğin Türkçe ya da İngilizce seviyesinin düşük olduğu ya da bu dillerin pek tercih edilmediği bir ülke ile ortada bir ilişki varsa, o zaman o ülkenin dilini öğrenmek gerekir. Ve internet! Sosyal medya paylaşımlarından haberlere, akademik metinlere kadar bir göz atmanızda fayda var!




Formula Lingua
Dilinizin sınırları, dünyanızın sınırlarıdır.
www.formulalingua.com
02163638144
info@formulalingua.com

12 Ekim 2015 Pazartesi

'Barış'ın Dilbilimsel Kökeni


En başta belirtmeliyiz ki "kötü"nün varlığı nasıl ki "iyi" olanı değerli kılıyorsa aslında "savaş"ın da varlığı "barış"ı daha bir değerli kılıyor. Buna benzer bir yaklaşımla Sevan Nişanyan etimolojik sözlüğünde "barış"ın, "savaş-/savaş ikilisinden analoji yoluyla" bugünkü Türkiye Türkçesine geldiğini belirtiyor. Bunun yanında Orhan Hançerlioğlu ise Felsefe Ansiklopedisi'nde "barış"ı, "Savaş karşıtı olarak uzlaşma. Anamalcılığın geliştirici gücü ve zorunlu koşulu olan savaş'ın karşıtıdır." şeklinde tanımlar. Bundan yola çıkarak başlangıçta insan-insan, insan-toplum ve insan-doğa bir uyum içinde (barışık) yaşıyor idiyse o zaman "barış" kavramının bugünkü anlamıyla kullanımının, söz konusu uyumun bozulmasıyla ortaya çıkan savaşla birlikte oluştuğunu söyleyebiliriz.

Türkçede "bar-/barış-" sözcüğünün ilk rastlandığı kaynaklardaki anlamı ile bugünkü Türkçede kullandığımız"barış" sözcüğünün anlamı arasında semantik farklılıklar görüyoruz. Bu konuda Prof. Dr. Mustafa Öner "Barış-/Barış Sözü Hakkında" adlı makalesinde "Barış-" şeklinin Eski Türkçedeki kullanışlarının 'bar-' fiil kökündeki 'gitmek' esasına bağlı olduğunu belirtiyor. Yani bu devirde "barış-, 'karşılıklı olarak gidip gelmek' demektir" şeklindeki ifadesi de bunu gösteriyor. Yine bu paralelde Nemciye Alpay da "Bilmediğimiz Barış" adlı yazısında Türkolog Andreas Tietze'nin "Tarihi ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Lugatı" eserinde "Barışmak" şeklinin "Bar-" kökünden işteşlik ekiyle oluştuğunu ve "birbirine gitmek" anlamına geldiğini belirttikten sonra bunu "Birbirinin gerçekliğine varmak" olarak tamamlar.

Eski Türkçeden Batı Türkçesine geçişte sözcük başında görülen ses hadiselerinden olan b- > v- değişiminden dolayı "bar- > var-" değişimi olsa da Prof. Dr. Mustafa Öner "var- " şeklinin yerini "git-" fiiline bıraktığını; "varış-" biçiminin çok az kullanıldığını ve bugün de bu fiilin arkaik bir unsur olarak kalmasına rağmen "barış-" fiilinin hâlâ kullanıldığını belirtiyor.

Barış- sözcüğünün Türkçenin birçok eski kaynaklarında geçtiğini görüyoruz. Bu kaynaklardan biri de Divan-ı Lugat-it Türk'tür. Burada geçen "olar bir birke barışdı" sözü "onlar birbirilerine gittiler" anlamına gelirken Harezm Türkçesinin önemli yadigarlarından olan Mukaddimetü'l-Edeb'te "Barış-", "birlikte gitmek" anlamına gelmektedir. Başka kaynaklarda da bu anlamda kullanım görülse de XV. Asır Çağatay Türkçesi metinlerinde "barış-" fiilinin "birisiyle münasebetini düzeltmek, barışmak" anlamlarına gelerek günümüzde algılanan biçimiyle kullanılmaya başlandığını görüyoruz. Burada "barış-" fiilinin semantik bir gelişme göstererek metaforlaştığını ve bir üst anlam tabakasına çıktığını söyleyebiliriz.

Tabi bazı Türk şiveleri bu sözcüğü günümüzde algılanan biçimiyle kullanmayıp "birbirine misafirliğe gidip gelmek (Tatar tü.)", "gidip gelmek (Kazak Tü.)", "karşılıklı gidip gelmek(Kırgız Tür.)" anlamlarında kullanmışlardır. Bunun yanında Prof. Dr. Mustafa Öner, barış- fiilinin çeşitli kaynaklarda keliş- fiiliyle birlikte kalıplaşmış kullanımlarına dikkat çekerek "keliş" fiilinin "barışmak" sözcüğü için kullanıldığını belirterek barış- ve keliş fiillerinde tarih sürecinde meydana gelen semantik değişimi şöyle anlatır: a- "Karşılıklı gidip gelmek" > b- "uymak; uyuşmak; anlaşmak" > c- "barışmak".


Sonuç olarak diyebiliriz ki bu tür semantik değişimler her dilde görülen normal dil unsurlarıdır. Önemli olan dilin sahip olduğu bu sözlerdeki sihrin keşfedilmesi ve anlamsal derinliğin tespit edilmesidir. Burada Türkçedeki "barış- / Barış" sözcüğü üzerinde durduk. Anlıyoruz ki bu sözcüğün anlamsal derinliğinde "birbirini ziyaret etmek, birbirine gitmek, görüşmek" var. Tabi insanlar öncelikle ya birilerine giderler ya da birileri gelir ve böylece görüşülüp konuşulur. Bunun sonucunda oluşan diyalog ile de anlaşmaya varılıp bir barışa erişilir. Sanırım ülkemizdeki sorunların temelinde de bu var. İnsanlar öncelikle birbirilerini suçlamak ve kavga etmek yerine birbirilerini ziyaret etseler, görüşseler ve konuşsalar o zaman bir barış yaratılabilir.

Kaynak: İbrahim Genç / Barış'ın Dilbilimsel Öyküsü



Formula Lingua

7 Ekim 2015 Çarşamba

Almanca'dan geçen 'aşmış' bir kelime: 'Kitsch' (Kiç)

Kökeni her ne kadar belirsiz olsa da, kitsch kavramı, 1860-1870 yılları arasında Almanya, Münih’te sanat dünyasında ortaya çıkmış ve kolayca pazarlanabilen, ucuz şeyleri tanımlamak için kullanılmıştır.


Daha çok dekoratif anlamda, gösterişli ve zevkten yoksun olannesneler için kullanılan kitsch kavramı birçok kişi tarafından değişik şekillerde tanımlanmıştır.Bir tanıma göre kitsch: “Var olan bir tarzın aşağı bir kopyası olan sanatı sınıflandırmak için veya kibirli ve bayağı bir tada sahip nesnelere ve ticari kaygılarla üretilmiş olan banal ve sıkıcı ürünlere gönderme yaparken kullanılan bir terim.”dir .

Diğer bir tanıma göre ise: “Özellikle;20.yy içinde üretilmiş çeşitli nesnelerde rastlanan zevksiz, kökeni belirsiz ve estetik değer taşımayan bir tasarım anlayışını nitelemek için kullanılan sözcük” olarak tanımlanabilir.

Türk Dil Kurumu’na göre kitsch: “İlkel yollardan duyguları harekete geçirmek isteyen sözde sanateseri; sanat değeri olmayan değersiz eser, bayağı şey, zevksizlik.” olarak tanımlanır.



Tüm bu tanımlara dayanarak kitsch’in; genellikle başka eserlere benzemesi için yapılmış kötü, içi boş, özgün olmayan bir kopyası ve sözde sanat eseri olarak ya da seçkin veüst tabakadaki kişilerin benimsemediği, buna zıt olarak da kitlelerin kopamadığı ve hayatın her alanında görülmesi muhtemel olan nesneler olarak adlandırmak mümkün olabilir. Bu kavramın tam olarak bir Türkçe karşılığının bulunmaması nedeniyle genellikle “rüküş” kelimesiyle anlamı karşılanır.




Formula Lingua
www.formulalingua.com

30 Eylül 2015 Çarşamba

Kelime Nasıl Ezberlemeli?


Kelime ezberlemek, biz de kabul ediyoruz ki, sevimsiz bir iş. Hatta ezberlemek meselesi başlı başına sevimsiz ve bizim de özellikle yabancı dil eğitiminde çok desteklemediğimiz bir durum. En başta söylemek isteriz ki, kelimeleri tecrübe ederek öğrenmek en doğrusudur!

Ama kelime ezberlemek zorunda kaldığımızda size önerebileceğimiz birkaç tüyo olacak:


  1. Kelimeleri birkaç defa dikkatlice okuduktan sonra, kendinize ufak bir test yapın. Mesela size birileri o kelimelerin anlamlarını sorsun ve siz de hata yapın (çok normal). Hata yapmak çünkü iyidir, size doğrusu söylendiği ya da siz doğrusunu gördüğünüz zaman, onu artık unutma ihtimaliniz çok daha düşük! Zaten hep hatalarımızdan öğrenmiyor muyuz?
  2. Bu işlemi birkaç defa yaptıktan sonra kendinize daha fazla yüklenmeyin. Mutlaka ara verin ve bu arada gerçekten de, ezberlemek zorunda olduğunuz kelimelere bakmayın! Mesela yemek yiyin, bir müzik açın vb.
  3. Kelimeleri liste halinde anlamsızca yazıp oradan ezberlemenin bir anlamı yok! Kelimeleri anlam bakımından gruplandırın. Gruplandırmayı istediğiniz gibi yapabilirsiniz, mesela doğa ile ilgili kelimeler vb.
  4. Ezberlemek zorunda olduğunuz kelimeleri kullanmaya çalışın. Mesela aralarından 10 tanesini rastgele seçip anlamlı bir hikaye yazmaya çalışın. Bir başka tavsiyemiz de, kelimeleri mutlaka hayatınızla ilişkilendirmeniz. Böylece çağırışım yolu ile kelime hafızanıza daha iyi oturacaktır.

Formula Lingua
www.formulalingua.com
02163638144

28 Eylül 2015 Pazartesi

Avrupa ülkelerinde Yabancı Dil Eğitimi



  • Avrupa'da eğitimin yüzde 94'ü İngilizce dilinde gerçekleşiyor. Finlandiya, Fransa, Avusturya ve Romanya %100 İngilizce eğitime sahip.
  • Avrupa'da İngilizce'den sonra okullarda öğrenilen ikinci dil ise, Fransızca. Onun da oranı İngilizce'ye göre çok düşük. Fransızca eğitim, Lüksemburg, Romanya ve İrlanda'da mevcut.
  • Almanca ise, Fransızca'yla yüzde 4lük bir farkla 3. sırada. Slovenya, Hırvatistan ve Lüksemburg Almanca eğitime sahip ülkeler.
  • İspanyolca da Avrupa'da 2. dil olarak %18 oranında öğreniliyor. Fransa, İsveç ve Danimarka okulları İspanyolca eğitime yer veriyor.
  • İtalyanca ve Rusça ise, yüzde 3 oranla, Malta, Hırvatistan, Kıbrıs, Estonya ve Litvanya okullarında!

Avrupalı öğrencilerin sadece %10'luk bir kesimi herhangi bir yabancı dil bilmiyor. Bu ülkeler arasından, yabancı dilin en az bilindiği ülke ise İngiltere. Sanıyoruz ki, kendi anadillerini neredeyse tüm dünya konuştuğu için 2. bir dil öğrenme gereksinimi duymuyorlar! 

Sonuç: İngilizce Şart!


Bilgiler 2013 yılına aittir, Avrupa Birliği'nin bir çalışmasıdır.

Formula Lingua
www.formulalingua.com


22 Eylül 2015 Salı