24 Aralık 2013 Salı

Diğer Ülkelerde Yılbaşı Gelenekleri


Bir takvim yılının bitip yeni bir takvim yılına başlanması anlamına gelen yılbaşının dünyanın çeşitli ülkelerinde nasıl kutlandığını biliyor musunuz?

ÇİN

Ay (Lunar) takvimi kullanılan ve her yılın bir hayvan ismi aldığı Çin'de yeni yıl 21 Ocak ile 21 Şubat arasında kutlanır. Çin’de yeni yıl kutlamaları birinci gün başlayıp 15 gün sürer ve ‘kâğıt fener’ festivali ile kapanır. Kâğıt fener festivalinde neredeyse büyün sokaklar resimlerdeki gibi kâğıt fenerlerle süslenir.



Çin’de yeni yıl aile birlikteliği anlamına gelir. Öyle ki bu yemek yeme tarzlarına bile yansımıştır. Örneğin tavuk ve balık aile birlikteliğinin sembolü olduğu için bütün olarak yenir. Uzun makarnadan yapılan yılbaşı yemekleri ise, uzun bir ömrü sembolize eder. Hatta geleneklere göre bunları yerken ya da pişirirken kesmek uğursuzluk olarak kabul edilir. Yeni yılda mandalina ve portakallar elden ele geçirilir. Çünkü onlara göre mandalina şansı, portakal zenginliği temsil eder.

JAPONYA
Ağırlıklı Budist ve Şinto olan Japonya’da 1-3 Ocak arasında kutlanan yılbaşı ülkenin en sevilen şenliğidir. Öyle ki, bu üç gün içinde sokakta karşılaştığınız herkese ‘Mutlu yıllar dilerim' (Aki maşite omedetu gozaimasu) diye hitap etmeniz beklenir. Baharın gelişi ve yeniden doğuş zamanı ile ilişkilendirilen bu senliğe Gancitsu (İlk Gün) ya da Şogatsu (Temel Ay) adı verilir. Japonya’da yılbaşı, ev temizliği, şenlikler, karşılıklı ziyaretler ve armağanlarla kutlanır. Evin girişine ya da kapısına kötü ruhları kovduğuna inanılan ‘simenava’ (pirinç sapından yapılmış kutsal ip) asılır ve talih zenginlik ve uzun ömür getirmesi için eğreltiotu turunç ve istakozla süslenir. Şogatsu süresince özel yılbaşı yemekleri hazırlanır ve bunlara ‘osechi ryouri’ adı verilir. Bunlar ‘jubako’ denilen lake kaplı ve kat kat kutular içinde servis edilir. Kutulara giren yemekler rengârenktir ve her bir yiyecek farklı bir anlam ifade eder. Örneğin karidesler ‘uzun ömür', tatlı siyah fasulyeler ‘sağlık’, ringa balığı (herring) havyarı ‘doğurganlık’, teriyaki sosunda hamsiler iyi bir ‘hasat’, tatlı kestane ve tatlı patates püresi ise ‘mutluluk’ ifade eden yiyecekler olarak kutulara konur. İfade ettikleri temennilerin gerçekleşmesi dileğiyle yeni seneye girerken bu yiyecekler yenir. Bir de ‘mochi’ adında yılbaşına özel pirinç kekleri pişirilir.


AVUSTRALYA
Yeni yıl Avustralya’da yaz gününe denk geldiği için buradaki kutlama ve yeme-içme gelenekleri buna göre değişir. Yılbaşı kutlamaları 31 Aralık gece yarısı başlar ve ertesi gün boyunca devam eder. Bu kutlamaların en büyük özelliği de olabildiğince çok gürültü çıkarmaktır. Bu da maytaplar, havai fişekler, kornalar, ıslıklar, kaynana zırıltılarıyla sağlanır. Bu âdetin kökeni ise Ortaçağ Avrupa’sındaki ve Pagan geleneklerine dayanır. Çok tanrılı Ortaçağ kır dinleri olan ‘pagan’ inancında, yıl bitimlerinde eski yıldan kalan kötü ruhları kovmak amacıyla gürültü çıkarılır ve ateş yakılırmış. Ateş yakma âdeti Avrupa’nın bazı yerlerinde, örneğin Orkney Adaları’nda halen devam eden bir yeni yıl geleneğidir. Avustralya’da 1 Ocak günü önemli bir resmi tatil olduğu için vatandaşlar bu günü ‘piknik' veya plajlarda kamp yaparak değerlendirmeyi seçerler. Bu nedenle Avustralya’da yılbaşı yemeği demek piknik yemekleri ve mangal partisi demektir.


BREZİLYA

Brezilya’da 31 Aralık gecesi ‘macumba’ inancına mensup rahibeler, mavi-beyaz giyinerek Rio de Janeiro’nun İpanema plajında büyük ‘festa de lemanja’ törenleri düzenlerler. Bu törenlerde içi çiçekler, parfümler ve yanan mumlarla doldurulmuş minik kayıklar kıyıdan denize salınarak deniz (su) tanrıçası Lemanja’ya armağan edilir. Diğer Riolular ise bembeyaz giysiler içinde Copacabana plajında durmaksızın dans ederler. Brezilya kültüründe ve inançlarında mercimek zenginliği ve bereketi ifade ettiği için, yeni yılın birinci günü mutlaka mercimek çorbası ile mercimekli pilav pişirilip yenir.

18 Aralık 2013 Çarşamba

Cermen Dilleri

Hint-Avrupa dil ailesinin bir kolu olan Cermen dilleri,15 dili kapsamakla birlikte neredeyse 500 milyon kişi tarafından konuşulmaktadır.

Bu diller genellikle bükümlüdür. Yani kendi içinde sözcük değişime uğrayarak çekilir. Mesela İngilizce "drink-drank-drunk" (Almanca "trinken-trank-getrunken")'ta olduğu gibi. Genellikle cümle yapısı Özne + Yüklem + Tümleç şeklindedir.

Bu dillerden başlıcaları şunlardır:

  • Almanca (100 milyon civarında kişi tarafından ana dil olarak konuşulmaktadır)
  • İngilizce (en fazla konuşulan Cermen dilidir)
  • Flemenkçe (25 milyon kişi konuşmakta)
  • Afrikaanca (Güney Afrika ve Namibya'da, daha çok Hollanda'dan göç etmiş Avrupa kökenli beyazlar Afrikanerler tarafından konuşulan Batı Cermen dil ailesinden,Hollandaca'nın bir lehçesi. Daha az sayıda kişi tarafından Botsvana, Lesoto ve Svaziland'da da konuşulmaktadır.)
  • Yidiş  (Avrupa, Amerika ve Asya’da 3.5 milyon’dan fazla Aşkenaz Yahudisi tarafından konuşulan, Cermen kökenli dil. Diğer birçok Musevi dili gibi İbrani Alfabesi ile yazılır. Zaman zaman Almanca ağzı olarak görülür.)
  • Norveçce (5 milyon ana dil olarak konuşanı var)
  • Danca (5,5 millyon ana dil olarak konuşanı var.)
  • İsveçce (10 milyon anadil olarak konuşanı var)



Bu diller arasındaki benzerlikleri aşağıdaki tablodan anlayabiliriz :





Formula Lingua


21 Kasım 2013 Perşembe

Bir dili tam olarak öğrendiğinizi nasıl anlarsınız?

·         O dilde espri yapabiliyor ve hatta birileri size espri yaptığında anlamsızca yüzüne bakmıyorsanız,

·         Şarkı dinlediğinizde sözleri kaçırmıyor ve anlayabiliyorsanız,

·         O dildeki bir haber programını dinlerken çoğu şeyi anlayabiliyorsanız,

·         Birisi size o dilde bir şey dediğinde ‘hı?’ diye tepki vermiyor ve o kişinin daha yavaş konuşmasını talep etmiyorsanız,

·         Kitap, gazete, dergi vb. okurken artık yanınızda bir sözlük bulundurmuyorsanız,

·         Konuşurken artık çekinmiyor ve bu yüzden de kulaklarınız artık kızarmıyorsa,

·         Günlük bir konu hakkında konuşmak için önceden hazırlık yapmaya (kafada cümleleri önceden kurma, sözlüğe başvurma vb.) gerek duymuyorsanız,

·         Konuşmaya çalışırken aradaki ‘heaaaa’ molaları artık yok olduysa,

·         Birileri o dili yanlış konuşurken hata yaparsa, bu sizin kulağınızı tırmalamaya başladıysa ve farkında olmadan o hatayı düzeltme gereği duyuyorsanız,

·         Kimi zaman o dildeki konuşmaların geçtiği rüyalar görüyorsanız,

·         Mesela o dildeki bir kelimeyi bilmenize ve kullanıyor olmanıza rağmen, kimi zaman Türkçe’ye çevirirken sıkıntı yaşıyorsanız,



Siz o dili gerçekten öğrendiniz demektir!

Eğer yukarıda listelediğimiz durumlardan en fazla 2 sinde sorun yaşıyorsanız;

Formula Lingua
0216 363 81 44




13 Kasım 2013 Çarşamba

Hangi dili neden öğrenmelisiniz?

Hangi Dil Neden Öğrenilir, Dillerin Zorluk Dereceleri Nedir? 

      


Neden ikinci bir dil öğrenmelisiniz?


  • Bugünün ve geleceğin global ekonomisinde etkili bir şekilde rekabet edebilmek için
  • İş bulma şansınızı ve maaş miktarınızı artırmak için
  • Kültürler arası ilişkiler ve başka dünyaları anlayabilmek için
  • İngilizce kelime bilginizi ve dile hakimiyet gücünüzü artırmak için
  • Kritik ve üretken düşünme kaabiliyetinizi artırmak için
  • Yurtdışında seyahat ve eğitim imkanlarınıza zemin hazırlamak için
  • Yabancı edebiyat eserlerini ve müzik ustalarını, filmleri orijinal dillerinde anlayabilmek için
  • Üniversiteye kabul edilme yeterliliklerinden birini yerine getirmek için
  • Ve çok beylik bir cümleyle başka bir dil ve kültürü öğrenmek, ilk olarak (ve sizin de istek sıranıza uygun olarak) kariyerinizi zenginleştirecek, ufkunuzu genişletecek ve hayatınıza zenginlik katacaktır.

Peki hangi dil?

Fransızca, Almanca veya İspanyolca?
Aşağıda her bir dilin kelime dağarcığı, grameri ve telaffuzu açısından zorluk dereceleri gösterilmektedir.

Kelime Dağarcığı Olarak


FRANSIZCA
Daha az zor, kelimelerin çoğu İngilizce'yle benzerlik gösterir
ALMANCA
Daha az zor, kelimelerin çoğu İngilizce'ye benzer
İSPANYOLCA
Daha zordur, Endülüs Emevilerinden kalan Arapça etkisinden dolayı kelimelerin pek azı İngilizce'yle benzerlik gösterir.

Dilbilgisi

FRANSIZCA
Özellikle geçmiş zaman ve dilek kiplerine bağlı olarak daha az zor denebilir
ALMANCA
İsimler ve sıfatlara bakılarak daha zor olduğu söylenebilir
İSPANYOLCA
Geçmiş zaman ve dilek kiplerine bakılarak daha zor olduğu söylenebilir. Bir de "olmak - to be" fiili için iki ayrı fiil bulunur

Telaffuz

FRANSIZCA
Daha zor; kuralların yanında hayli istisna sözkonusudur, bazı sesler Türkçe'de de İngilizce'de de yer almazlar
ALMANCA
Bazı kısımları zordur, yazıldığı gibi okunur, bazı Almanca sesler İngilizce'de yoktur
İSPANYOLCA
Daha az zordur, daha çok fonetiktir. İngilizce'de yer almayan pek az ses İspanyolca'da bulunmaktadır.

Bir dili seçme ya da seçmeme konusunda zorluk derecesinin dışında nedenler olmalıdır. Dil öğrenenen kişiler, ilgi alanlarına giren, kültürel, iş hayatı ve eğitimi amaçlarına uyan dillerde daha başarılı olurlar.

Fransızca neden öğrenilir?

  • Beş kıtada 43 ülkede 200 milyondan fazla insan tarafından konuşulur
  • Mutfak kültürünün, modanın, kişisel otomobil ürünlerinin, mimari, sanat, tiyatro ve dansın uluslar arası dilidir
  • Birleşmiş Milletler'in resmi ve hali hazırda kullanılan dilidir
  • İnternet'in ikinci dilidir
  • Dünyanın en geniş ticari bloklarından olan Avrupa Birliği'nin resmi dilidir
  • Kanada'da İngilizce ile birlikte ikinci dil olarak kullanılır
  • 25'ten fazla Afrika ülkesinde ticaret ve iş hayatının resmi dilidir
  • Bütün İngilizce kelimelerin neredeyse yarısı (%40-50)si Fransızca'dan gelir
  • Dünya genelinde İspanyolca ve Almanca'ya göre daha fazla anlaşılır bir dildir
  • Fransa dünyanın en önemli turizm merkezlerinden birisidir

AŞAĞIDAKİ ALANLARA İLİŞKİN KARİYER HEDEFLERİ OLANLAR İÇİN FRANSIZCA İDEALDİR:
Güzel sanatlar, mimarlık, sinema, mutfak kültürü, inşaat mühendisliği, dans, uluslararası ilişkiler, moda, linguistik, edebiyat, tıp, müzik, felsefe, ilahiyat, bilim, uzay/hava bilimleri, telekomünikasyon ve tiyatro.

Neden Almanca öğrenmelisiniz?

  • Avrupa'da yaygın olarak konuşulan bir dildir. Almanca, Avusturya, Lihtenştayn ve İsviçre'nin resmi dilidir ve Polonya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Romanya, Rusya, Belçika ve Lüksemburg'ta da yaygın olarak konuşulmaktadır.
  • Avrupa Birliği'nin anahtar dilidir, merkezi ve doğu Avrupa pazarlarında kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır.
  • Almanya ABD'nin en büyük Avrupalı ticari partneridir
  • Avrupa, Rusya, ve Asyanın bir bölümünde, bilimsel ve ticari alanlarda yaygın olarak kullanılan bir dildir.
  • Fransızca ve İspanyolca'ya göre köken itibariyle Germanik bir dil olan İngilizce'ye daha yakındır.
  • Almanca konuşulan Avrupa ülkeleri ABD'li turistler için popüler turizm merkezlerindendir.
  • 60 milyondan fazla ABD vatandaşı köken olarak Alman kültürüne aittir.
  • Almanca aşağıdaki sahalarda kariyer hedefleyenler için idealdir:Astronomi, sanat tarihi, biyokimya, biyomedikal fizik, botanik, kimya, dizayn, mühendislik, film çalışmaları, genetik,linguistik, bilimsel metodoloji ve mantık, moleküler biyoloji, müzik, yakın doğu çalışmaları, felsefe, fizik, psikoloji, ilahiyat ve zooloji


Neden İspanyolca Öğrenmelisiniz?

  • İspanya'nın, ABD vatandaşlarının pek çoğunuyla birlikte Orta ve Güney Amerika ülkelerinin yaygın olarak kullanılan dilidir
  • Dünya genelinde 21 ülkede ve beş kıtada yüz milyonlarca insan İspanyolca kullanmaktadır
  • Dünyada 300 milyon insan tarafından kullanılan beşinci yaygın dildir
  • ABD nüfusunun yüzde onuna tekabül eden 17.5 milyon kişi İspanyolca konuşmaktadır
  • 2020 yılı itibariyle, ABD vatandaşlarından 51 milyonunun İspanyolca konuşması beklenmektedir. Özellikle kuzey batı bölgelerinde yaşayan insanların
  • Dünyada sakinleri ispanyolca konuşan dördüncü büyük şehir Los Angeles'tir.
  • Meksika ve Güney Amerika'yı gezmeyi düşünenlerin İspanyolca bilmeleri büyük kolaylıklar sağlayacaktır
  • ABD'de okumayı ya da yaşamayı düşünen ve bunun için Kaliforniya, Nevada, Southwest, Florida ve New York gibi İsponyolca konuşan nüfusun yoğun olduğu yerleri seçenlerin İspanyolca bilmeleri işlerini büyük ölçüde kolaylaştıracaktır.

İSPANYOLCA BİLMEK AŞAĞIDAKİ SAHALARDA KARİYER HEDEFLEYENLER İÇİN UYGUNDUR:
Ziraat, bankacılık, işletme, iletişim, inşaat, kriminoloji, acil yardım servisleri, gazetecilik, tıp, öğretmenlik, seyahat endüstrisi


Yukarıda mercek altına aldığımız dillerden herhangi birisine hakimiyetiniz aşağıdaki sahalarda kariyer yapmanızın yolunu açar :

Güzel sanatlar, mütercimlik, bankacılık, gazetecilik, ticari danışmanlık, kütüphanecilik, tıp araştırmaları, diplomasi, optik, eğitimsel yazılımlar, yayıncılık, mühendislik, güvenlik donanımları, moda, spor yayıncılığı, finansal servisler, öğretmenlik, kamu sektörü, telekomünikasyon, insan kaynakları, bilişim teknolojisi, seyahat ve turizm endüstrisi.


*Central Oregon Community College'in ilgili yayınından derlenmiştir.


Formula Lingua
www.formulalingua.com

7 Kasım 2013 Perşembe

Babil Efsanesi ve Dillerin Doğuşu

Efsaneye göre Tanrı'nın,ona ulaşmaya çalışan insanlara verdiği bir ceza:

Tevrat’ta yer alan ve Bâbil kıssası olarak bilinen anlatıda dillerin nasıl farklılaştıklarına dair bilgiler vardır.

Dini bir bakış açısıyla bu öykü sıklıkla insanın kusurluluğunu, tanrının kusursuzluğu ile kıyaslamak ve dünyadaki yüzlerce dilin kökenini açıklamak amacıyla kullanılır. Buna göre Tufan'dan sonra yine kendilerini kaybeden insanlar, gökyüzüne ulaşma tutkusuyla bir kule yapmaya karar verirler. Herkes aynı dili konuştuğu için, el birliğiyle bu kuleyi inşaya girişirler. Tanrı da, yine kendini kaybeden insanoğlunu cezalandırmak üzere dil kargaşası yaratır. İnsanlar birbirini anlayamaz olur ve o devasa projeyi gerçekleştiremezler. Zamanla çeşitli dil ve kültürler, farklı gelenekler oluşur. Bir yandan 'yabancıllık, öte yandan çevreye kapalı yaşam, kişileri ön yargıya, yanlış anlamaya, çatışmaya sürükler. 

Babil kulesinden Tevrat'ın Yaratılış (Tekvin) kısmında bahsedilir. O da şu şekildedir:

''Ve bütün dünyanın dili bir ve sözü birdi. Ve vaki oldu ki, şarkta göçtükleri zaman Şinar diyarında bir ova buldular ve orada oturdular. Ve birbirlerine dediler: Gelin kerpiç yapalım ve onları iyice pişirelim. Onların taş yerine kerpiçleri ve harç yerine ziftleri vardı. Ve dediler: Bütün yeryüzü üzerine dağılmayalım, diye gelin kendimize bir nam yapalım. Ve âdemoğullarının yapmakta oldukları şehri ve kuleyi görmek için Rab indi ve Rab dedi: İşte bir kavimdirler ve onların hepsinin bir dili var ve yapmağa başladıkları şey budur ve şimdi yapmağa niyet ettiklerinden hiçbir şey onlara men edilmeyecektir. Gelin, inelim ve birbirinin dilini anlamasınlar diye, onların dilini orada karıştıralım. Ve Rab onları bütün yeryüzü üzerine dağıttı ve şehri bina
Etmeği bıraktılar. Bundan dolayı bunun adına Bâbil denildi; çünkü Rab bütün dünyanın dilini orada karıştırdı ve Rab onları bütün yeryüzü üzerine oradan dağıttı..'' (Eski Ahit (Tevrat), Tekvin, Bap, 11/1–9)

Kısacası Babil Kulesi, insanların tarihî dönemlerde dil olgusunun kökenine ve ulusların çeşitliliğine yönelik sorularına cevap veren bir inanıştır. Bu efsane, ulusların ve onların dillerinin çeşitliliğini açıklamaya çalışır. İnanış, kutsal kitaplara da yansımış ve çeşitli efsane, destan gibi anlatılarda yerini almıştır.




Dilinizin Sınırları Dünyanızın Sınırlarıdır
Formula Lingua




5 Kasım 2013 Salı

Nedir bu 'Remember, Remember, The 5th of November' ?

Hatırla,hatırla,5 Kasım'ı hatırla!

5 Kasım 1605, İngiltere


Bir adam 5 Kasım 1605 tarihinde İngiliz Parlamento binasını havaya uçurmaya çalıştı. ‘Barut komplosu’ olarak bilinen olay amacına ulaşamadan engellense de ‘5 Kasım’ tarihe geçti ve anarşi hareketlerinin öncülerinden oldu…


Guy Fawkes… İngiliz tarihinin en büyük vatan haini…36 yaşında idam edildi. Çünkü sistemin karşısındaydı. Çünkü aristokrasinin ve burjuvazinin çürümüşlüğünden ve halkı umursamamasından rahatsızdı. Robert Catesby, Thomas Winter ve diğer komplocularla birlikte Kral I. James’e ve tüm aristokrasiye karşı büyük bir plan yaptılar. ‘Barut komplosu’ olarak bilinen olay çok şeyi değiştirdi…



Yönetimi ve rejimi yıkmak isteyen 12 komplocu Westminster Sarayı’ndaki İngiliz Parlamento binasını, o yılki aristokrasi zirvesinde havaya uçurmaya karar verdi. Komploculardan birinin bilgi sızdırması sonucu komplo ortaya çıktı ve Fawkes, gece yarısı parlamento mahzenlerinde barut fıçısıyla yakalandı.


Fawkes, 31 Ocak 1606’da sarayın karşısında asılarak idam edildi ve vücudu parçalara ayrıldı. ‘Barut komplosu’ ise ülkenin tarihinde önemli bir dönüm noktası oldu. Protestan devlet adamlarını alt ederek halkı ayaklandırmayı hedefleyen olayı anarşi hareketlerinin öncüsü sayanlar olduğu gibi Fawkes’ın ona biçilen rolden uzakta koyu bir Katolik, olayın da dinlerle alakalı olduğunu savunanalar da var. Ama bir gerçek var ki; 17. yüzyılın bütün zorluklarına ve dönemin muhafazakar ve baskıcı rejimine rağmen böyle bir olay her yönüyle önemli bir başkaldırıydı.

Eylemin başarısızlığı İngiltere’nin birçok bölgesinde her 5 Kasım’da şenliklerle kutlanıp, Fawkes maskesi takılmış kuklalar yakılsa da, Fawkes’ın anarşist ruhu hala İngiltere’nin sokaklarında dolaşıyor.


 ntvmsnbc'den Hasan Cömert'in haberidir.


Formula Lingua

.

31 Ekim 2013 Perşembe

İngilizce'nin Kökeni

Bugün bir dünya dili haline gelen İngilizce'nin kökenini hiç merak ettiniz mi?


İngilizce, Cermen kökenli bir dildir. Kavimler Göçüyle yer değiştirmiş Cermen kavimlerinin Britanya Adalarında yaşayan Keltleri sürerek bu adalara getirdikleri dildir. Adını adaya yerleşen ve Saksonlarla karışan Angluslardan almıştır. Bu kavimler dillerine "Anglik" demişlerdir. Cermen kavimleri tarafından Britanya Adaları'nda kullanılmasına dayandırılarak, filologlar tarafından kaynağının Almanca olduğu savunulmaktadır.


Eski İngilizceyi şekillendiren en önemli güçlerden birisi, onun Germanik sözcük dağarcığı, cümle yapısı ve Avrupa kıtasındaki kardeş dilleriyle paylaştığı gramer yapısıdır. Bu özelliklerden bir kısmı Batı Cermen dil ailesine aitken, bir kısmı da bütün Cermen dillerinin kökü olarak kabul edilen Proto-Germanik dil ailesinden miras kalmıştır. Ayrıca, hareketsiz nesneler dahil bütün nesnelere cinsiyet verilirdi: Örn, sēo sunne (M.İ. the Sun "güneş") dişil iken se mōna (M.İ. the Moon "ay") eril olarak kabul edilir. (Bu durum Modern Almancada da bu şekildedir. Örn. die Sonne, der Mond...)


Bugün, anadili İngilizce olanlar bu Eski İngilizce’yi anlamakta büyük ihtimalle büyük zorluk çekerdi. Bununla birlikte, Modern İngilizce’de en yaygın şekilde kullanılan kelimelerin yarısının kökeni Eski İngilizce’dendir. Mesela ‘be,’ ‘strong’ ve‘water’ gibi kelimelerin kökenleri Eski İngilizce’ye dayanmaktadır. Eski İngilizce 1100 yıllarına kadar konuşulmuştur.


Roma İmparatorluğu döneminde Britanya adalarına gönderilen rahipler, buraya İncil'in başlıca cevirilerinden birinin dili olan Latince'yi getirmiş ve uzun yıllar Latince'nin etkisi baş göstermiştir. Daha sonra güneyden gelen Fransızlaşmış bir halk olan Normanların istilâları ile "Normanca" denilen Fransız lehçesi ile karışmıştır. Yönetici sınıf bu dili konuşurken köylü sınıfı olarak kabul edilen halk Eski İngilizce'yi konuşmaktaydı. 1066'da Hastings Savaşı 'yla Fâtih William adaları ele geçirirek uzun yıllar boyunca Normancanın yerleşmesine sebep olmuştur. Normanların İngiltere'yi fethi, aynı zamanda İngiltere'nin son fethidir.


Ortaçağ İngilizce’sinin sonların doğru, İngilizce telaffuzda ani ve kapsamlı bir değişiklik baş göstermiştir (Büyük Ünlü Değişimi). Ünlüler daha kısa teleffuz edilmeye başlanmıştır. 16. yüzyıldan itibaren İngilizler dünyanın dört bir yanından pek çok halk ile irtibata geçmeye başlamıştır.


İrtibatın artması ve Rönesans ile birçok yeni kelime de İngilizce’ye girmiştir. Matbaanın icadı ile de ortak bir dilin yaygınlaşması sağlanmıştır. Kitapların ucuzlamasıyla okur yazarlık daha da artmıştır. Matbaanın icadı ayrıca İngilizce’ye standardizasyon getirmiştir. Heceler ve dilbilgisi kuralları belirlenmiş ve Londra ağzı İngilizce standartlaştırılmıştır. 1604’te ise ilk İngilizce sözlük yayımlanmıştır.

Erken Modern İngilizce ile Geç Modern İngilizce arasındaki temel fark kelime dağarcığıdır. Geç Modern İngilizcede çok daha fazla kelime mevcuttur. Bu da iki temel faktörden kaynaklanır: Birincisi, Sanayi Devrimi ve teknolojinin gelişmesi ile yeni kelimelere ihtiyaç duyulması; ikincisi ise İngiliz İmparatorluğu’nun en güçlü döneminde dünyanın dörtte birini işgal etmiş olmasıdır. Dolayısıyla İngilizce birçok farklı dille karşılaşıp etkileşime girmiştir.


Kaynak : Wikipedia



Formula Lingua

0216 363 81 44
www.formulalingua.com

24 Ekim 2013 Perşembe

Formula Lingua Neden Farklı?


Eğitim kadromuz ve sistemimizle farklıyız çünkü ;

1.       Size yalan söylemiyoruz!


Bizden asla 5 günde yabancı dil öğreneceğiniz vaadini duyamazsınız. Hedeflerinize ulaşmanızda en gerçekçi yorumları ve saptamaları yapıyoruz.

      2. Öğretmenlerimiz alanında uzman ve kaliteli!


 Bizim için bir dili bilmekle öğretmek arasında dağlar kadar fark var. Öğretmenlik vasfına sahip olmayan kimse kurumumuzda ders vermez. Ekibimizde yer alan istisnasız her eğitmenimiz saygın lise ve üniversitelerden mezun yüksek akademik dil seviyesine ulaşmış, donanımlı, uzman ve tecrübeli öğretmenlerden oluşmaktadır.

3.       Derslerimiz son derece enteraktif ve eğlenceli!


Formula Lingua’da sadece öğretmenin konuştuğu, öğrencinin sıkıntıdan uyukladığı veya sürekli saatine baktığı dersler yoktur. Eğitim, öğrencinin devamlı katılımını teşvik eden enteraktif dersler şeklinde ilerlemektedir.




4.       Ezberi sevmiyoruz!


Ezber ve havada kalan bilgilerden uzak, anlama ve öğrenme yollarıyla dil becerilerini geliştirmeye odaklı bir anlayış benimsiyoruz. Bu yüzden öğrencilerimiz öğrendikleri dili hızla geliştiriyor çünkü gündelik çözümlerle değil, kalıcı bilgilerle besleniyorlar.
Sadece belli durumlar karşısında programlanmış şablon cevaplar vermeyi değil, beklenmedik durumlarda edindikleri bilgileri işleyerek yeni yapılar kurmayı öğreniyorlar. Bu yaklaşım sayesinde öğrencilerimiz dillerini hızla ilerletiyor ve kendilerinden emin bir şekilde kullanabiliyorlar.





5.       Bizde, ne sadece ‘konuşarak’ dili öğrenirsiniz ne de sadece dilbilgisi alıştırmaları yaparak!



Dershane tipi kitlesel eğitim verilen kurumlarda dil eğitiminde başlıca iki yaklaşım benimsenmektedir. Birincisi dilbigisine ağırlık verir ikincisi konuşmaya. Dilbilgisi kurallarının ve birtakım kalıp cümlelerin ezberlenmesine dayalı bir eğitim iyi sonuç vermemektedir. Bu yaklaşım dili yaratıcı bir şekilde kullanmaya engel olmaktadır. Dilbilgisi kurallarını dışlayan sadece konuşmaya dayalı bir yaklaşım ise dili düzgün konuşma hedefine ulaştırmaz. Dilbilgisinin geçiştirilmesi sebebiyle kulaktan dolma ve kuruluş mantığı anlaşılmamış birtakım cümlelerle düzgün konuşulamayacağı açıktır. Bu yöntemle konuşmanın dışında okuma ve yazma becerileri de geliştirilemez. Bir dili etkin ve doğru bir şekilde kullanabilmek için dilbigisi temelinin sağlam olması gerekmektedir. Bu temelin üzerine konuşma birikimi inşa eklenirse kalıcı ve başarılı bir dil eğitiminden söz edilebilir. Biz, dilbilgisi ve konuşmayı dengeli bir şekilde harmanlayarak öğrencilerimize sağlam bir dil bilinci kazandırıyoruz.



6.       Sizi önemsiyoruz ve hep yanınızdayız!


Eğitim anlayışımız ‘insana saygı’ya dayanır. Bizim için,tüm öğrencilerimizin, iş ortaklarımızın ve çalışanlarımızın fikirleri önemlidir.
Ders programlarını, öğrencilerimizin ihtiyaç ve hedefleri doğrultusunda kişiye özel oluşturuyor ve öğrenme becerilerine göre şekillendiriyoruz. Her öğrencimizin akademik gelişimini yakında takip ediyor ve raporlar hazırlıyoruz.






Formula Lingua

www.formulalingua.com

0216 363 81 44


10 Haziran 2013 Pazartesi

Avrupa'da en çok konuşulan dil: Almanca

Avrupa'nın en çok konuşulan
dili olan Almanca'nın,anlam ve önemi kesinlikle yadsınamaz!
Arkeolojinin,bilimin,mühendisliğin,en büyük edebiyatçıların ve felsefenin dili... Hiç istemez miydiniz Goethe'nin şiirlerini orijinal dilinden okuyabilmeyi? 

Avrupa'nın en güçlü ekonomisi ve Türkiye'nin de birçok alandaki en önemli iş ortağı Almanya'dır. Hal böyle olunca,Almanca bilmenin size getireceği iş imkanlarını da saymakla bitmez...

Bu dili öğrenmek isterseniz ya da mevcut Almanca bilginizi daha da ileri bir seviyeye getirmek isterseniz,Formula Lingua güçlü eğitim kadrosu ve size özel ders programları ile yanınızda!

Formula Lingua’da Almanca eğitimleri,kurumların ve bireylerin ihtiyaçlarına yönelik oluşturulmaktadır.

•Başlangıç seviyesinden ileri seviyeye genel Almanca
•Ekonomi Almancası (Wirtschaftsdeutsch)
•Mesleki Almanca (tıp, hukuk, ekonomi ve mühendislik terminolojisi ile iletişim pratikleri)
•TestDaF,Sprachdiplom,Abiturgibi sınavlara hazırlık


Formula Lingua
0216 363 81 44

Almanca hakkında daha ayrıntılı bilgi için:




23 Mayıs 2013 Perşembe

Biz kalabalık sınıflarda dil öğrenileceğine inanmıyoruz!

Unutmayın! Bizde dil,sadece kişiye özel 'terzi işi' yöntemlerle ve en fazla 4-5 kişilik sınıflarda öğrenilir.

Kurs kitaplarını, onlarca kişinin yer aldığı sınıfları ve sizin isteklerinizden bihaber eğitimleri bir kenara atın ve gerçekten dil öğrenmek için harekete geçin!



14 Mayıs 2013 Salı

Yabancı dil öğrenmek için geç mi kaldığınızı düşünüyordunuz?

'Yeni bir dil öğrenmek için geç kaldım,artık kafam almıyor sanırım.' sözünü birçok yetişkin öğrencimizden duyuyoruz.

Çocukların,yetişkinlere kıyasla daha çabuk ve daha kolay bir şekilde yabancı dil öğrenebildikleri düşüncesi son derece yaygındır. 1960lı yıllarda ortaya atılan 'kritik dönem' hipotezine göre (Penfield&Roberts,1959), ikinci dil öğrenimde ergenlik çağına kadar olan dönem, en verimli dönemdir. Bu hipotez,beynin dil öğrenmede kullanılan sol yarısının ileriki yaşlarda elastikiyetini kaybettiğini ortaya atarak,bir çok nörolojik açıklama ile de desteklenmiştir.

Oysaki bu hipotez,başka araştırmacılar tarafından bugün çürütülmüştür. 'Dil öğrenmeye ne kadar erken başlanırsa,o kadar iyidir.' görüşünü okul ortamında yapılan bazı araştırmalar desteklememiştir. Okulda 11 yaşında Fransızca öğrenmeye başlayan İngiliz çocukların, 7 yaşında Fransızca'ya başlayan çocuklara göre ikinci dil testlerinde daha başarılı oldukları belirlenmiştir (Stern,1975). Aynı zamanda,artık yetişkinlerin de dili mükemmel öğrenebilecekleri belirtilmektedir.


Fakat,yapılan araştırmalar göstermiştir ki,ne kadar erken yaşta yabancı dil öğrenilmeye başlanırsa,o kadar aksansız konuşmak mümkündür.Amerika'ya göç eden çocuklar üzerinde yapılan bir araştırmaya göre (Oyama 1976) , 1-7 yaş arasındaki çocukların %68'inin, 10-13 yaş arasındaki çocukların ise %7'sinin dili aksansız öğrendikleri saptanmıştır. Ama bunlar,dilin çocuklar tarafından yetişkinlere göre daha çabuk öğrendikleri anlamına gelmemektedir. Çocukların,morfolojik ve fonetik öğeleri daha hızlı algılamalarından dolayı kolayca edinebildikleri aksansız telaffuz,sadece yanıltıcı olabilir.

Her ne kadar yetişkinlerin ve çocukların yabancı dil öğrenme şekilleri ve yetileri farklılık gösterse de, yetişkinlerin sematik ilişkileri ve dilbilgisi kurallarını anlamalarının daha kolay olduğunu savunabiliriz. 

Tüm bunların yansıra,yabancı dil öğrenme sürecini yönlendiren çeşitli etkenler vardır: Biyolojik koşullar,bilişsel ve duygusal etkenler,öğretim metodu ve sosyal etkenler. Bu etkenler,olumlu olduğu sürece,dil öğrenmede yaş faktörünün fazla bir önemi yoktur. O yüzden 'yaşım dil öğrenmek için fazla' düşüncesi tamamen yanlış bir düşüncedir. Bu durumun,motivasyonunuzu etkilemesine izin vermeyin!



Kaynak:   Yrd. Doç Dr. Nazan Tutaş: Selçuk Üniversitesi,Sosyal Bilimler Dergisi,Sayı 8




Yeni bir dil öğrenmek için
Formula Lingua

www.formulalingua.com
0216 363 81 44

9 Mayıs 2013 Perşembe

Neden Özel Ders?


Yaşadığınız ülkede, yabancı dil öğrenmenin en hızlı ve etkili öğrenme yolu özel derstir. 

Takdir edersiniz ki, güçlükle zaman ayrılıp gidilen, kalabalık sınıflı yabancı dil kurslarında bu kadar verimli bir sonuç almak ne yazık ki çok da kolay değildir.  Kalabalık bir sınıfta, her zaman başkalarının ders programlarına muhtaç olursunuz ve size birebir bir ilgi gösterilemez. Bu sebepten ötürü, özel ders, sizin mutlaka daha hızlı, daha verimli ve de sadece size uygun yöntemlerle yabancı dil öğrenmenizi sağlayacaktır. Size sunulan yabancı dil eğitimi, ‘terzi işi’ bir yöntemle gerçekleştirilecektir ve siz böylece hem zamanınızı, hem paranızı, hem de emeklerinizi boşa harcamamış olacaksınız.


Neden Özel Ders?
·         Ders günlerinizi ve saatlerinizi dileğiniz gibi belirleyebilirsiniz.
·         Başkaları için hazırlanmış ders programlarına muhtaç olmazsınız. Sadece sizin arzu ettiğiniz ağırlıkta ve içeriklerde bir yabancı dil ders programı sunulur.
·         Sizin öğrenme yetenekleriniz, çok daha kolay fark edilir ve bu doğrultuda yabancı dil öğrenme yöntemleri belirlenilir.
·         Anlamadığınız, zorlandığınız, tekrar etmek istediğiniz her konuda gereken yapılır.
·         Asla belirli bir kitap setine muhtaç olmazsınız, sizin için özel alıştırma materyalleri hazırlanır ve daha birçok kaynaktan destek alınır.
·         Derslerde birebir bir ilgi olduğu için çok daha hızlı yol alırsınız. Zamanınızı boşa harcamamak ve kendiniz yönetmek ve hedeflerinizi kendiniz belirlemek, özel derslerde mümkündür!

Birebir yabancı dil özel derslerin yanı sıra, en fazla 4 kişilik olmak üzere, kendi özel ders grubunuzu da oluşturabilir ya da grup özel ders talebinde bulunabilirsiniz. (Bu durumda öğrencilere mutlaka seviye belirleme sınavı yapılmaktadır, öğrenciler aynı seviyede değilse grup ders oluşturulabilmesi mümkün değildir.)



Formula Lingua
0216 363 81 44
www.formulalingua.com



3 Mayıs 2013 Cuma

Yabancı dillerden Türkçeye ve Türkçeden diğer dillere geçen sözcükler

Hiç kuşkusuz zengin bir dilimiz var!
Korumamız,doğru kullanmamız gereken mükemmel bir dil güzel Türkçemiz.
Formula Lingua olarak,yabancı dil eğitiminin yanı sıra,ana dilimiz Türkçenin de doğru kullanılmasını destekliyoruz ve bu konuda gereken özeni gösteriyoruz.

Çoğu zaman,Türkçeye yabancı dilden geçen sözcükler konu ediliyor. Peki,Türkçeden diğer dillere hiç sözcük geçmemiş mi?

İşte Türkçeden diğer dillere geçen sözcük sayıları ve size birkaç örnek:

  • Sırpça :8995
  • Bulgarca: 3490
  • Yunanca: 2984
  • Farsça: 2969
  • Arnavutça: 2622
  • Rumence: 2780
  • Rusça: 2476
  • Arapça: 1990
  • Macarca: 1982
  • Ukraynaca: 800
  • İngilizce: 470
  • Çince:289
  • Çekçe :248
  • Urduca:227
  • Almanca :166
  • İtalyanca:146
  • Fince:115

Türkçe kökenli ya da alıntı sözcüklerden bazı örnekler:
  • bıçak: Macarca "bicska"
  • cacık: Yunanca "tzatziki"
  • çaprak: Almanca "Schabracke"
  • dilmaç (çevirmen): Almanca "Dolmetscher"
  • dolma: İngilizce "dolma", Yunanca "dolmadaki"
  • köşk: Slavca, Almanca "Kiosk"
  • ordu: Almanca, İngilizce ve Fransızca "Horde"
  • yelek: İngilizce ve Fransızca "gilet", İspanyolca "gileco, jaleco, chaleco", Arapça "jalikah"
  • yoğurt: İngilizce "yoghurt", Fransızca "yaourt", Almanca "Joghurt", İspanyolca "yogur"

Aşağıdaki grafik de,Türkçede kullanılan kelimelerin kökenlerini bize açıklıyor :












Formula Lingua
www.formulalingua.com

24 Nisan 2013 Çarşamba

'Benim dil öğrenmeye yeteneğim yok.' diyenler?

'Benim sanırım dil öğrenmeye yeteneğim yok.' sözünü çok duyuyoruz. Hatta insanlarda oluşan bu algıdan ötürü,motivasyonlarının çok kırıldığına ve hatta var olan yabancı dil bilgilerini de kullanmaktan kaçındıklarına şahit olduk çok defa. 'Aman yanlış cümle kurmayayım' diye düşünüp konuşmak,yazmak yerine susmayı yeğleyen birçok kişi vardır herhalde aranızda..                                                                

İlk olarak şunu belirtmek isteriz: yabancı dil öğrenmenin yetenekle çok da alakası yoktur; bulunduğunuz ortamla ve de motivasyonunuzla alakalıdır. Örneğin bugün bir toplantıya giderken,bindiğimiz taksinin şoförü işimizi öğrendiği an,Fransızca konuşmaya başladı,yetmedi İngilizce konuştu sonra da biraz Almanca sıkıştırdı araya. Bu dilleri nereden öğrendiğini sorduk, kendisi özellikle İngilizce öğrenmek için kitaplar aldığını,evde kendi kendine çalıştığını ve de her fırsat bulduğunda müşterileri ile İngilizce konuşarak pratik yaptığını dile getirdi. Bize soracak olursanız,kurduğu İngilizce cümleler gayet anlaşır ve gayet de ileri seviyedeydi. Bu arada bahsettiğimiz bu şoförün en az 60 yaşında olduğunu da dile getirmek isteriz. Bundan yola çıkarak yabancı dil öğrenmenin yaşla alakalı olmadığına sonucuna da varmamız herhalde mümkündür.Kısacası,bir şeyi gerçekten istemek ve motivasyon dil öğrenmenin ilk şartı!

Peki,bir dili gerçekten öğrenmek isteyip bunun için yola koyulduğunuzda,size avantaj sağlayacak durumlardan bahsedelim. En önemlisi,şu çekingenliğinizi atın üzerinizden!! Öğrenmek isteğiniz dil hakkında bir kural öğrendiğiniz an ya da bir kelime duyduğunuz an,bunu hayata geçirmeye çalışın. İyi,kötü,doğru,yanlış farketmez. Siz hele ki o kalemi bir elinize alın,bir iki cümle kurun! Bunların dışında da,yabancı dilde şarkı dinleyin,sözlüğe bakmaya üşenmeden kendi kendinize kitaplar okuyun,film izleyin.

O,'dile yeteneği var' diye hakkında düşündüğünüz insanlar,inanın ki bunları yapıyorlar.



Formula Lingua

www.formulalingua.com
0216 363 8144


18 Nisan 2013 Perşembe

35 dil bilen Vandewalle!

''Ben bir dili zor öğrendim,35 dil de nasıl öğrenilir?!'' dediniz,değil mi?


Bugüne kadar 35 dil inceleyen ve bu özelliğiyle dünyanın en çok dil bilen insanlarından olan Belçikalı dil bilimci Johan Vandewalle, 13 yaşında öğrenmeye başladığı Türkçeyi çok seviyor.

Bir Türk ile  Türkçeden başka bir dille konuşmak bana adeta bir günah gibi geliyor.” diyen Vandewalle, insanlara kendi dillerinde hitap etmeyi bir saygı ifadesi olarak görüyor.

Dil öğrenmeyi ‘şifre çözmeye’ benzeten ve Finceyi bir günde öğrendiğini söyleyen Vandewalle, “Yeni bir dil öğrenmek bana büyük bir zevk veriyor. Ama artık kendimi dil öğrenmekten ziyade dil öğretmeye adadım.” diyor.

1987 yılında en çok dil bilen Belçikalıyı tespit etmek için yaşayan diller kapsamında düzenlenen ‘Babil Yarışması’nda 22 dille birinci olan Vandewalle, Latince gibi 10 dil de dahil edildiğinde 32 dil öğrenmiş.

Aradan geçen zamanda yeni dil öğrenmek yerine dil öğretmeye yönelen Vandewalle, sadece belleğine yeni 3 dil ilave ederek incelediği dil sayısını 35’e çıkarmış. Dil rekoru kırmak gibi bir niyetinin olmadığını vurgulayan Vandewalle, her yabancı lisan için bilgi seviyesinin birbirinden çok farklı olduğunu belirtiyor. Vandewalle, “Bir dili tam anlamıyla öğrenmek için insanın ömrü yetmez.” demeyi de ihmal etmiyor. Öğrenilen bir dilin unutulmadığını, ancak uykuya dalabileceğini kaydeden Vandewalle, bir ülkeye gittiği zaman mutlaka o ülkenin dilini öğrenmeye ve insanlara ana dillerinde hitap etmeye çalıştığını anlatıyor. 

Vandewalle, “13 yaşındayken Türkçe öğrenmeye başladım. O zaman kendi kendime bir karar verdim. Bir Türk’le konuşurken sadece ve sadece Türkçeyi kullanacağım, başka bir dille anlaşmayacağım diye. Bir Türk ile Türkçeden başka dille konuşmak bana adeta günah gibi geliyor.” diyor. Johan Vandewalle bu kadar çok dil öğrenmesini, ‘insanlara ana dillerinde hitap etmenin bir saygı ifadesi olması, dilleri anlama isteği ve kendini dilini konuştuğu ülkenin bir vatandaşı gibi hissetmesi’ne bağlıyor.

Öğrendiği dillerin bir kısmını o ülkelere giderek, bir kısmını ise kitaplardan, radyo programları ve gazetelerden kendi kendine öğrendiğini anlatan Vandewalle, herhangi bir dili meramını anlatacak şekilde birkaç hafta içinde öğrenebildiğini söylüyor. İletişim için önemli olan yapıları bildiği için öğrenmenin kolay olduğunu belirten Vandewalle, bir roman veya gazete okumak için ise daha çok zaman gerektiğini kaydediyor.

En kısa sürede öğrendiği dilin Fince olduğu bilgisini veren Vandewalle, olayı şöyle anlatıyor: “Belçika’da hava limanına giden trene bindiğimde Fince bir ders kitabı aldım. Öğrenmeye koyuldum. Hava limanında uçağı beklerken ve uçakta sayfa sayfa bu kitabı okudum. Bir gün sonra 100 sayfayı okumuşum. Önemli yapıları ve sözcükleri fark ederek okudum. İlk gün Helsinki’de dolaştığımda etrafıma baktım, pek çok şeyi anlıyordum. Bir gün içinde bir dünya açılmıştı.

Vandewalle, şu anda ‘bir dil bilim projesi’ üzerinde çalışıyor ve kendi kurduğu Doğu Dilleri ve Kültürleri Öğretim Merkezi’nin başkanlığını yürütüyor. Bir dili öğrenmenin en kolay yolunu ‘metoduna uymak’ olarak özetleyen Vandewalle, bunu da ‘düzenli çalışmak ve konuşmak’ olarak ifade ediyor.


Vandewalle’nin bildiği diller şöyle:

Flemenkçe, Fransızca, Latince, İngilizce, Almanca, Türkçe, Farsça, Çağdaş Arapça, Rusça, Osmanlıca, Klasik Arapça, Eski Slavca, Özbekçe, Kazakça, Kırgızca, Türkmence, Azerice, Uygurca, Tatarca, Başkurtça, Tuvaca, Orhon Türkçesi, Eski Uygurca, Kuman Türkçesi, Çağatayca, Tacikçe, Mısır Arapçası, Fas Arapçası, İtalyanca, Arnavutça, Yunanca, Hintçe, Urduca, Fince, Gaelic.




Dil Öğrenmek için
Formula Lingua
www.formulalingua.com