28 Temmuz 2015 Salı

Dildeki Cinsiyet

Kadın ve erkeğin, çeşitli toplumlarda ve kültürlerde mevcut olan eşitsizlikleri ve tüm feminist söylemler bir kenarda dursun, bu iki biyolojik cinsin dildeki ayrımı üzerine hiç düşündünüz mü?  Toplumsal cinsiyet ve bunun dildeki yansımaları (kadını indirgeyen seksist küfürler, dile yerleşmiş söylemler) hakkında tartışıladursun, ‘dildeki cinsiyet’ mevzusuna toplumsal olarak değil de, bir de dilbilimsel olarak yaklaşalım!


İlk olarak sevinçle size belirtmek isteriz ki, Türkçe dilbilgisinde cinsiyet ayrımı söz konusu değildir. Dilbilgisinde, ‘genus’ olarak adlandırılan (İngilizce tabiriyle ‘Grammatical Gender’), ‘dilbilgisel cinsiyet’)  belirleyici bir özelliğe sahip olup isimlerin başına gelir. İsim öbeğinin tanımlanmasına katkıda bulur. Başka bir deyişle, isimlerin ‘cinsiyetleri’ vardır.

Dilbilgisine bir de bu gözden bakıldığında, oradaki bu cinsi ayrımların, toplumsal cinsiyet ile her hangi bir alakası olup olmadığını, insan, kendini düşünmekten alıkoyamıyor. Bu durum Babil'in bir laneti mi yoksa sadece ilginç bir tesadüf mü? Henüz bu soruya net bir cevap verilmedi ama ayrımların dilbilgisine kadar yansımış olabileceğini tek düşünenler biz değiliz elbette.

Eğer dillerdeki dilbilimsel cinsiyet ayrımına bakacak olursak, böyle bir tablo karşımıza çıkıyor:


.


Cansız nesnelere, kavramlara cinsiyet biçmek ve onları o cinsiyetle beraber algılamak, biz anadili Türkçe olanlar için tuhaf bir durum. Dilbilgisel cinsiyet durumu olan dillerden birini öğrenmeyi tecrübe etmek isterseniz, ilk kavramanız gereken şeylerden biri de bu!

'Dilinizin sınırlarını' genişlettiğiniz günler dileriz!


Formula Lingua 'Dilinizin sınırları, dünyanızın sınırlarıdır.'
02163638144
www.formulalingua.com

21 Temmuz 2015 Salı

Terör kelimesinin Etimolojisi ve Terör kelimesi dünyada ilk ne zaman ve niçin kullanıldı?

Robespierre
Fransızca "terreur" sözcüğünden Türkçeye geçmiş olan terör sözcüğü Latince kökenlidir. Latince sözcüğün asıl kökeni terrere'dir, bu fiil +or son ekiyle türetilerek oluşturulmuştur. Anlamı ise, "korkudan titreme" veya "titremeye sebep olma"dır. Terrere fiili, Hint-Avrupa anadilinde ters-os biçiminden evrilmiştir. Bu biçim Hint-Avrupa anadilinde aynı anlama gelen tres kökünden türetilmiştir. Bütün bu bahsedilen dillerde, kelimenin kökeni yine 'korku' anlamı taşımaktadır.

İlk olarak Latincede 1520li yıllarda kullanılan ''terreur'' kelimesi, 'büyük korku' anlamında kullanırken, ilk kez siyasi anlamda kullanılması Fransız devrimi dönemine denk gelmektedir.  Fransız devrimi liderlerinden Robespierre ve öteki Jakobenler, 'terör' yanlıları olarak, ondan  umdukları, Aydınlanma Çağı felsefecilerini öngördükleri düzene ulaşmaktı. Fakat, Robespierre'in kendisi de bu terör döneminin bir kurbanı olarak 28 Temmuz 1794'te giyotinle idam edildi.


Eski İngilizcede broga ve egesa kelimeleri, terreur anlamında (yani korku, dehşet) kullanılırken, 'terror' kelimesinin daha geç İngilizceye geçme dönemi 1801 olarak kabul edilmektedir. İngilizcede 'terör saldırısı' anlamına gelen terror-stricken kelimesi ilk 1883'te, terör bombardımanı anlamına gelen terror-bombing ise, 1941 yılında Rotterdam Alman hava saldırısında kullanılmıştır.
1941-Alman Hava Bombardımanı ardından Rotterdam


En başta, korku ve dehşet anlamlarına sahip olan 'terör' kelimesi, Batı dünyasında modernleşme işe birlikte evrilerek siyasi bir boyut kazanmış ve bugün kullandığımız 'siyasal şiddet' anlamına ulaşmıştır.

Terör kelimesi Fransızca Petit Robert sözlüğünde "bir toplumda bir grubun halkın direnişini kırmak için yarattığı ortak korku" olarak tanımlanır. Oxford İngilizce Sözlük'te "genellikle siyasi nedenlerle, halkın gözünü korkutmak ve halkı yıldırmak için dehşet öğesini kullanmak" olarak tanımlanır. TDK Sözlüğü'nde, "yıldırma, cana kıyma ve malı yakıp yıkma, korkutma, tedhiş" olarak tanımlanır.
Terör ve terörizm terimleri Türkçede 1931'de Cumhuriyet gazetesi tarafından yayımlanan iki haberle yer almıştır. Bu haberlerden ilkinde şu şekilde yer almıştır:

...fevkalade vakayi için fevkalade kanun ister... bu vak'a için hiçbir zaman hatırımdan terör ve istiklal mahkemeleri geçmemiştir...

İkinci haberde ise şu şekilde kullanılmıştır:

...anarşist cereyanı büyüyor. Terörist Jelyabov başka çare kalmadığını düşünüyor. Suikastçiler devri başlıyor...

Türkiye’de yıllarca teröre karşılık olarak anarşi sözcüğü kullanılmış, son yıllarda bu sözcük yerine "terör" sözcüğü kullanılmaya başlanmıştır. "Anarşi" sözcüğü 'başsız ve yöneticisiz' anlamına gelir ve Yunanca kökenlidir.




Kaynaklar



  • NİŞANYAN, Sevan. (2012). Sözlerin Soy ağacı: Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü. İstanbul: Everest Yayınları.s.621.
  • http://www.etymonline.com/index.php?term=terror
  • Oxford Dictionary of English 2e, Oxford University Press, 2003, "terror" maddesi
  • Andress, David. (2005). The Terror: The Mericless War for Freedom in Revolutionary France. New York: Farrar, Strauss and Giroux, s.179.


Formula Lingua
info@formulalingua.com





6 Temmuz 2015 Pazartesi

Hangi Dil Mükemmel?

Uzun süre dünyanın pek çok yerinde insanlar, kendi dillerini tek doğru, mükemmel dil olarak düşünmüşlerdir. 


İşte Eski Yunan'dan, 19. yüzyıl Avrupa'sına kadar mükemmel dilin arayışı:


  •  Eski Yunan filozofu Eflatun (M.Ö. 5-4. yy) her varlığın mükemmel ve tanrısal bir ideası olduğunu ve bizim ancak bu mükemmel ideaların silik yansımalarını algılayabildiğimizi öne sürüyordu. Eski Yunancadaki filozofların çoğuna göre, Yunancadaki sözcükler, bu ideaları yansıtmaya gene de en uygun olanlardı.
  • Eski Yunan'da, öteki dilleri 'barbar' deniliyordu. 'Barbar' ise 'kuş ötüşü' anlamına geliyordu. Yani öteki diller kuşların rastgele ötüşü gibi boştu.

  • Dilbilgisi çalışmalarının başlamasıyla, dilbilgisi kuralları önem kazandı. Yani dilin mantığı. Artık 'en mükemmel dil' en mantıklı dildi.
  • Avrupa'da, din ve bilim dili Latince olduğundan, bu alanlarda çalışan herkes Latince öğrenmek zorundaydı. Sonuç olarak Latince öğretimi gelişti ve Latince en mantıklı dil olarak kabul edildi.

  • Arapça da gerek din gerek kültür açısından önemli bir dildi. Arapça dilbilgisi üstüne de, 7. yüzyıldan itibaren çalışmalar başladı.

  • 17. yüzyılda Paris'te kurulan Port Royal'da (aristokratların çocukları için kurulmuş bir okuldu) Fransızca hakkında çalışmalar başladı. Fransızca dilbilgisinin en mükemmel ve mantıklı yapıya sahip olduğu düşüncesi ortaya atıldı.,

  • 18. yüzyılda birçok dilin akraba olduğu kabul edilerek, 'en mükemmel dil' fikrinden vazgeçilmeye başlandı.

  • Yine 18. yüzyılda, Hindistan'da yargıç olarak görev yapan Jones, Sanskritçe'nin Yunanca, Latince ve Farsça ile akraba olduğunu keşfetti. (Sanskritçe Eski Hintçedir ve Sanskrit bu dil de mükemmel demektir.)

    Sanskritçe üzerine çalışmalar yapan Sir William Jones
  • Alman dilbilimci F. Bopp'un Sanskritçe ve Avrupa dilleri üzerine yaptığı çalışmalar ile. Hint-Avrupa dil ailesinin varlığı kabul edildi. Özetle dillerin arasındaki akrabalıkların ortaya konması ile birlikte, mükemmel bir dil arayışı sona erdi.



Formula Lingua
'Dilinizin Sınırları Dünyanızın Sınırlarıdır.'
www.formulalingua.com