27 Aralık 2012 Perşembe

Anlayıp da konuşamamak..


Ezberlediğimiz kelimeler ve öğrendiğimiz dil bilgisi kuralları kimi zaman yetmez! Ama 
Formula Lingua'da, yabancı dilde konuşma sınıflarına katılmak mümkün! 'Anlıyorum ama konuşamıyorum' derdinize birebir gelecek bir eğitim programı. 

Kağıt,defter,kalem üçlüsünün derste mümkün olduğunca az kullanıldığı,sadece duyarak ve konuşarak var olan yabancı dilinizi 'yaşayan' bir dil haline getirebileceğiniz bir hizmet. Üstelik kendi grubunuzu oluşturabilirsiniz!





Kurumsal Hizmetlerimiz






HAKKIMIZDA

Latince Dil Formülü anlamına gelen Formula Lingua, Türkiye’de yer alan yerli ve çokuluslu firmalara kaliteli yabancı dil hizmetleri sunmak hedefiyle,deneyimli ve çağdaş filologlar tarafından İstanbul’da kurulmuştur. Formula Lingua,seçkin eğitim kadrosu ile hazırladığı ‘kişiye ve kurumlara özel’ yabancı dil eğitim programları ile Türkiye’deki birçok kuruma hizmet sunmaktadır. Bugün Formula Lingua,’terzi işi dil eğitimi’ alanındaki öncü firmalardan biri haline gelmiştir.

EĞİTİM KADROSU

Yıllardır eğitim sektörünün içinde yer alan,seçkin lise ve üniversitelerden mezun filologlar tarafından kurulan Formula Lingua’nın öğretmen kadrosu, eğitim verdikleri dillerde edebiyat veya öğretmenlik bölümlerinden mezun alanlarında deneyimli ve uzman öğretmenlerden oluşmaktadır

“Dilinizin sınırları dünyanızın sınırlarıdır.”

 

‘TERZİ İŞİ’ KURUMSAL DİL EĞİTİMİ MODELİ

Formula Lingua,birey ve kurumları başkaları için hazırlanmış dil eğitimi programlarına ya da kaynaklara muhtaç bırakmadan,onlara ‘sadece onlar için hazırlanan’ eğitim modelleri sunmaktadır. Üstelik bu eğitim modelleri, hem kurum ve bireylerin takvimlerine uyabilmektedir hem de onların mesleki terminolojileri ve ihtiyaçları göz önünde bulundurularak hazırlanabilmektedir.



EĞİTİM SİSTEMİ
Öğrencinin gelişimi ve öğretmenlerin performansı bizzat kurucuları tarafından takip edilmektedir. Dilbilgisi ve konuşma dengeli bir şekilde harmanlanarak, size, sektörünüze ve hedeflerinize özel bir dil bilinci kazandırılmaktadır. Eğitim, öğrencinin devamlı katılımını teşvik eden enteraktif dersler şeklinde ilerlemektedir. Ezber ve havada kalan bilgilerden uzak, anlama ve öğrenme yollarıyla dil becerilerini geliştirmeye odaklı bir anlayış mevcuttur.

HİZMETLERİMİZ
  •  Çok uluslu şirketlerde çalışan yabancı üst ve orta düzey yöneticilere özel Türkçe 
  • Yerli yönetici ve çalışanlara yönelik yabancı dil eğitimi (Almanca, İngilizce, Fransızca, Rusça, İspanyolca,Arapça)
  •   İş toplantıları, yemekleri ve seyahatleri
  •  Konferans, mülakat ve sunumlar
  •  Çeviri Hizmetleri
  • Resmi yazışmalar ve rapor hazırlama
  • Telefon görüşmeleri
  • İş ve ekonomi gazete ve dergilerini okuyup anlama
  • Mesleki jargon ve terminoloji
     
 Tüm bunların yanı sıra;

  • -        Seviye Tespit sınavları
  • -        Şirket yönetimine rapor
  • -        Esnek ders saatleri
  • -        Şirket merkezinde ya da Formula Lingua ofisinde ders
  • -        Sınırsız eğitim materyalleri     

   

22 Aralık 2012 Cumartesi

Almanca öğrenmek ve öğretmek üzerine


  Formula Lingua'nın kurucularından Nevra Atan ile Almanca öğrenmek ve öğretmek üzerine konuştuk.
 
Nevra Atan
 
 
   Uzun yıllardır Almanca öğretiyorsunuz, peki öğrenme süreciniz nasıldı? Zorlandığınız, eğlendiğiniz konular var mıydı?

Almanca ile ben Alman Lisesinde 1997 yılında tanıştım. 2005 yılına kadar, yani Alman Lisesi’nden mezun olana kadar, Almanca ile iç içeydim. Sonra da zaten Alman Dili ve edebiyatında okudum. Şimdiye kadarki ömrüm Almanca ile geçti diyebilirim,0  yüzden açıkçası Almancayı nasıl öğrendiğimi hatırlamıyorum, uzun bir süreç çünkü. Eğlenmeye de gelince, ben Almancanın en çok matematikselliğini sevdim ve tabii ki de edebiyatını. Dile hâkim olunca, bu dilde yazılıp çizilenleri ve kelime oyunlarını anlamlandırabilmeyi sevdimJ

     Formula Lingua’yı kurma fikri nasıl oluştu? Neler yaptınız bugüne dek (kimlerle çalıştınız, hocalarınız kimler vs) ve gelecek planlarınız neler?

Liseden mezun olup Alman Dili ve Edebiyatında okumaya başlayınca bir yandan çalışmak çok istiyordum, bölümle de son derece alakalı olduğu için kimi yerlerde öğretmen olarak çalışmaya başladım. Genellikle özel ders veriyordum ama. Lise öğrencilerine,yetişkinlere,çocuklara... Dil öğretmek benim için harçlık çıkarma yoluydu ve de yaptığım iş de çok keyifli geliyordu. Ders vermek iyicene hayatımı sarmıştı artık,eve gidip alıştırmalar hazırlıyordum, derslere hazırlık yapıyordum  mesela. Gerçek bir işkolik haline gelmiştim! Üniversiteden de mezun olunca ‘ne yapacağım şimdi’ diye bir düşünce sardı beni. Ve sonra fark ettim ki, o zamana kadardaki en büyük tecrübem dil öğretmekti ve bu işte de son derece başarılı olduğuma inanıyordum. Tek yapmam gereken, bu işi kurumsal bir yapıya dönüştürmekti. O sıralarda Sinanla da zaten üniversiteden tanışıyorduk ve de ortak noktamız buydu. En başta biraz korkutucu gelmişti şirket kurmak ama gerçekten başarılı olduğumuza düşündüğümüz bir alanda bir şeyler yapabilmemiz mümkün olabilirdi. Daha şirketi kurmadan, hemen hemen her gün Sinanla ‘neyi nasıl yaparız’ diye buluşup konuşurduk, planlar yapardık. O zamanlardaki planımız sadece kurumsallaşmaktı, yeni işler alabilmekti. Gerisi ise ‘Allah Kerim’di.

Bizim asıl amaçlarımızdan biri de, dershane mantığından uzaklaşıp ‘kişiye ya da kurumlara özel’ kaliteli bir eğitim sistemi sunmaktı. 1 kur alınıp sonra da hiçbir şey öğrenilmeden terk edilen o kurslardan biri olmamaktı. Şimdi ise, kendimizce geliştirdiğimiz bu sistemin daha da ilerlemesini arzu ediyoruz. Daha çok insana ulaşıp ‘bilmem ne’ metotları olmadan, bir dili kişinin ihtiyaçlarına ve yeteneklerine has bir şekilde öğrenebileceğini göstermek istiyoruz. Biz insanlara ne uykuda dil öğretiyoruz, ne de sadece ‘konuşarak’. Biz kimseye yalan söylemeden kaliteli ve etkili bir eğitimin nasıl olabileceğini sunuyoruz ve buna da devam edeceğiz.

     Dil öğrenmekle öğretmek arasında nasıl bir fark var?

Dil öğrenmek bence neredeyse sonsuz bir şey. Anadilinizde bile. Çünkü dil sürekli gelişen, değişen ve de yaşayan bir şey. Türkçede bile, farkında olmadan her gün yeni kelimeler öğreniyoruz, her gün farklı türden cümleler kuruyoruz. Her okuduğumuz kitapta, her yazılan ya da konuşulan şeyde ayrı bir dil var. Eminim ki, sizin de kendinize has kelimeleriniz ve kendinizce kullandığınız tümceler var. Ve de kültürlerin birbirleriyle olan etkileşimi ve dolasıyla dillerin de birbirleriyle olan alışverişi kaçınılmaz bir durum. O yüzden dil, dur durak bilmeden gelişir ve hatta kişiselleşir. Hepimize düşen onu yakalayabilmek, doğru kullanabilmek ve özümsemek.

Eğer bir yabancı dili öğretmekten bahsediyorsak, bize düşen en başta dilin sistemini öğrenciye göstermek ve benimsetmek. İşin en başta dilbilimsel yönünü aşılamak. Bu uzun bir süreç, hem öğrenci hem de öğretmen için zahmetli bir dönem. Öğreten kişi, öğrencisinin düşünüş ve algılayış tarzını çözmeye çalışırken, öğrenci ise dili çözmeye çalışıyor. Biri insanı, diğeri ise dili keşfediyor. Keşif dönemi bittikten sonra da, öğrenmek de öğrenmek de zahmetli olmaktan çıkıp çok daha eğlenceli bir hale gelmeye başlıyor. ‘Bu Almancada neden artikeller var, ne anlamsız’ diye sormaktan vazgeçince öğrenci, kitapların, şarkıların, konuşulanların ve her gün yeni bir kelime, yeni bir ifade ediş biçimi öğrenmenin ve öğretmenin tadından yenmez oluyorJ

 

     Öğrenmeyi kolaylaştıran yöntemler neler?

Hiçbir şey anlamasanız, kelime dağarcığınız, bildiğiniz dilbilgisi kuralları yetmese bile, o dille haşır neşir olmak. Şarkı dinlemek, kitap okumak, kem küm olsa bile cesaret edip yazmaya ya da konuşmaya çalışmak. ‘Neden ama neden’ diye sormadan, dili olduğu gibi kabul etmek, onu kelimesiyle, kuralıyla bir bütün saymakJ


    En sevdiğiniz Almanca kelime ya da deyim hangisi? Anlamı önemi nedir sizin için?

Benim Almanca da en sevdiğim kelime,’Weltschmerz’. Bu kelimeyle Alman Dili ve Edebiyatı’nda okurken karşılaştım Barok edebiyatı incelerken. Türkçeye çevirince ‘dünya ağrısı’ gibi bir tamlama çıkıyor ortaya ve de tabii ki bu kelimeye yüklenen, kelimenin ardında yatan çok anlam var.. ‘Welt’ yani ‘dünya’ kelimesiyle ağrı anlamına gelen ‘schmerz’ kelimesi birleşince bu kadar içi dolu, bu kadar derin bir kelime çıkar ortaya! Türkçe ‘dünya ağrısı’ desem bir garip oluyor ama Almancaya çok yakışıyor.. Daha bu gibi birçok kelime var, onun için mesela Kafka’yı Almanca okumayı öneririm… Kelimelerle nasıl da oynandığını görebilmek büyük bir keyif.

    Peki öğrettiğiniz dilde en sevdiğiniz edebi eser?

Az önce de bahsettiğim gibi Kafka’nın özellikle kısa öyküleri, Goethe’nin Faust’u ve Thomas Mann’ın ,Herman Hesse’nin tüm eserleri.

     Sizin de çok sevdiğiniz ve öğrencilerinize dinlemesini önerdiğiniz Almanca şarkılar hangileri?

Ben Almanca bir tek Rammstein dinliyorumJ Rammstein’ı sanırım ancak yetişkin öğrencilerime tavsiye edebilirimJ

20 Aralık 2012 Perşembe

Peugeot Genel Müdürü'nün Derslerle ilgili notu

Peugeot Türkiye'nin çok sevdiğimiz Genel Müdürü Marc Bergeretti, Formula Lingua'nın kurucusu Fransızca hocamız Sinan Kutlu'dan Türkçe öğreniyor. Geçen yılın mart ayından bu yana derslere devam eden Bergeretti'nin aşağıda Türkçe öğrenmeye ve Hocamız Sinan Bey'e dair küçük bir notu var. Kendisine güzel düşünceleri için çok teşekkür ediyoruz!
 
 
Türkçe’yi Sinan Bey ile keşfettim. Bana birkaç ayda şimdi bile karmaşık bulduğum bir dilin temelini verdi!  Öğrencilerinin ilgi alanlarına hitap eden bir eğitmen olarak sizi geliştirmeye ve her türlü imkanı seferber ederek öğrenme sürecini mümkün olduğunda çekici hale getirmeye çalışıyor. Dilin ötesinde, Sinan Bey, Türk toplumu ile kültürüne dair aydınlatıcı ve ilginç bilgiler sağlıyor. Sonuç olarak, ihtiyaçlarınız ile bu eğitime ayırabileceğiniz  motivasyon/vakit seviyesine uygun bir eğitimin üstesinden gelebileceği için Sinan Bey’i bir öğretmen olarak size tavsiye ediyorum
Marc BERGERETTI
Peugeot Türkiye

 
 
J’ai découvert la langue turque avec Sinan Bey. Il m’a donné en quelques mois les bases d’une langue que je trouve encore compliquée à ce jour ! Pédagogue, ouvert sur les centres d’intérêt de ses élèves, il essaie par tous les moyens de vous faire progresser et de rendre l’apprentissage le plus attrayant possible. Au-delà de la langue, Sinan aime faire découvrir la société et la culture turque et donne des éclairages intéressants sur ces 2 points. Au final, je vous le recommande car il saura vous guider et vous apprendre le turc en fonction de vos besoins et de votre niveau de motivation/temps à consacrer à cette étude.
Marc BERGERETTI
Peugeot Turquie

14 Aralık 2012 Cuma

Formula Lingua'nın Yeni Yıl Partisi!

22 Aralık 2012 Cuma akşamı saat 16.00'da Caddebostan'daki ofisimizde tüm öğrencilerimizle birlikte yeni yıl öncesini ve noeli kutlamak için bir araya geleceğiz!


İçkilerimiz, ağacımız ve el yapımı birbirinden lezzetli yiyecekleriyle açık büfemizle bol sohbetli, neşeli bir parti olacak!





Bu arada ağacı da hep birlikte süslemenin, küçük ağacımızı el birliğiyle ışıl ışıl yapmanın keyfine varalım istiyoruz!

Çok eski bir gelenek olan Noel ağacı hakkında da biraz bilgi paylaşalım:

Noel ağaçları Pagan geleneklerinden gelen bir ritüeldir.
Yaprak dökmeyen ağaçları ve çelenkleri ölümsüz yaşamın simgesi olarak kullanmak, eski Mısırlıların, Çinlilerin ve Yahudilerin ortak bir geleneği idi. Avrupalı putperestler arasında yaygın olan ağaca tapınma, Hristiyanlığı benimsemelerinden sonra, İskandinavyalıların şeytanı korkutup kaçırmak ve Noel zamanında kuşlar için bir ağaç hazırlamak üzere ev ve ambarlarını noelde ağaçlarla donatma geleneği biçiminde sürdü. Almanya'da da kış ortasına rastlayan tatillerde evin girişine ya da içine bir Yule (ing. Yule-tide) ağacı konuyordu.
Günümüzdeki Noel ağacının Almanya'nın batısından kaynaklandığı düşünülmektedir. Ortaçağda Adem ve Havva'yı canlandıran bir oyunun ana dekoru, cennet bahçesini temsil eden ve üzerinde elmaların bulunduğu bir çam ağacıydı. Adem ve Havva yortusunda (24 Aralık) Almanlar evlerine böyle bir cennet ağacı dikerler, üzerine Komünyon'daki kutsanmış ekmeği simgeleyen ince, hamursuz ekmek parçaları asarlardı; bunların yerini daha sonra değişik biçimlerdeki çörekler aldı. Ayrıca bazı yerlerde İsa'yı simgeleyen mumlar eklendi. Noel mevsiminde ağaçla aynı odada Noel piramidi de bulunurdu. 16. yüzyılda Noel piramidi ve cennet ağacı birleşerek Noel ağacını oluşturdu.
İngiltere'ye 19. yüzyıl başlarında ulaşan Noel ağacı, Kraliçe Victoria'nın eşi Alman Prens Albert'in desteği ile bu yüzyılın ortalarında yaygınlaştı. O dönemde Noel ağaçları, dallarına kurdela ve kâğıt zincirlerle asılmış mum, şekerleme ve keklerle süsleniyordu. Göçmen Almanların Kuzey Amerika'ya 17. yüzyılda götürdükleri Noel ağacı, 19. yüzyılda moda oldu. Gelenek Avusturya, İsviçre, Polonya ve Hollanda'da da yaygındı. Japonya ve Çin'e 19. ve 20. yüzyılda Amerikalı misyonerlerin tanıttığı Noel ağaçları ince işlenmiş kâğıt süslerle donatılmaya başlandı.


Son olarak içeceklerimizi yudumlayıp, yeni insanlarla tanışacağımız bu keyifli ortamda bize eşlik etmesi için hep birlikte bir playlist oluşturmak istiyoruz, yazıya yorum yaparak aklınızdaki parçaları önerebilirsiniz! Bizim ilk önerimiz Jon Bon Jovi'nin söylediği Blue Christmas olacak! Hazır yazmışken paylaşalım ve hem kulaklarımızın pası silinsin, hem de gözümüz gönlümüz açılsın değil mi ya! :)

                                     https://www.youtube.com/watch?v=10OcvYB5f9g

                                                                 İyi Seyirler!





10 Aralık 2012 Pazartesi

Formula Lingua'nın Kurucuları


Nevra Atan
1986 yılında İstanbul'da doğan Nevra Atan, Alman Lisesi’nde gördüğü sekiz yıllık eğitimin ardından, 2005 yılında İstanbul Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı bölümünde lisans eğitimine başladı. Atan, 2009 yılında bu bölümden mezun olmuş ve yine aynı bölümde yüksek lisans eğitimine devam etmiştir. 19. yüzyıl Alman ve İngiliz Edebiyatı alanında tez çalışmaları yapmaktadır.Üniversiteye girdiği ilk yıllardan beri Almanca ve Alman edebiyatı alanlarında özel ders vermektedir. Aynı zamanda Sprachdiplom,Abitur/Matura ve DaF sınavlarına birçok öğrenci hazırlamıştır.İlk ve orta dereceli okullarda eğitim gören öğrencilerin yanı sıra yetişkinlere de Almanca özel ders vermektedir.Bunun yanı sıra İstanbul’da yaşayan ve çalışan yabancılara Türkçe dilbilgisi ve konuşma/yazma dersleri vermektedir. Çeşitli kurumlarda da her iki dilde çeviriler yapmaktadır.
 
 
 
Sinan Kutlu
1980 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Sinan Kutlu, 1998’de Galatasaray Lisesi’nden mezun olduktan sonra eğitim hayatına Fransa’da Michel de Montaigne Üniversitesi’nde dilbilim alanındasürdürmüş, 2001 yılında Türkiye’ye dönerek İstanbul Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı bölümündetamamlamış, ardından yine bu bölümde yüksek lisans programını bitirmiştir. Halen İstanbul Üniversitesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji bölümünde doktora çalışmalarını sürdürmektedir. Üniversitenin ilk yıllarında Fransızlar’a Türkçe dersleri ile başlayan eğitim kariyerine, Türkiye’ye döndükten sonra Fransız Liseleri’nde okuyan öğrencilere okul takviyesi ve Galatasaray Üniversitesi’ne hazırlık dersleri ile devam etmiştir. 2005 yılından itibaren Türkiye’deki çok uluslu şirketlerin yabancı yöneticilerine Türkçe , yerli çalışanlara ise Fransızca eğitimi vermeye başlamıştır. Bu şirketler arasında CarrefourSA ve DiaSA sayılabilir. Ders verdiğialanlar, Fransız edebiyatı, başlangıç seviyesinden ileri seviyeye genel Fransızca ile Türkçe, ileri seviyede yabancı dil bilgisine sahip olanlar içinkonuşma ve yazma etkinlikleri ile ticaret, hukuk, mühendislik gibi branşlarda akademik ve terminolojik dil eğitimidir. Özel ders kariyerine devam ederken İstanbul Film Festivali kapsamında gösterilen Fransız filmlerinin Türkçe altyazı çevirmenliğini üstlenmiş, Can Yayınları’nda ise kitap çevirmenliği yapmıştır. 2010 yılında FormulaLingua adlı özel eğitim merkezini kurarak, eğitim sektöründeki 10 yıllık tecrübesini kurumsal bir kimliğe taşımıştır. Halen Formula Lingua’da kurucu ve özel eğitim danışmanı görevlerini sürdürmektedir.

7 Aralık 2012 Cuma

Formula Lingua artık Blogda!

Yıllardır en iyi yaptığımız iş dil öğretmekti.
Bir gün bir araya geldik ve bunu daha sistematik biçimde yapalım dedik
ve
 Formula Lingua'yı kurduk.
 
Caddebostan'da kendimize şirin mi şirin, oldukça da ferah bir ofis bulduk, görmek isteyen olursa, işte ofisimiz burada:
 
Bağdat Caddesi, İskele Sokak Caddebostan Palas Apt. No:36/14 34728 Caddebostan, İstanbul  +90(216) 363 8144
 
Daha evvel olduğu gibi yola Almanca, Fransızca ve İngilizce dersleriyle devam ettik bir süre. Alman ve Fransız Lisesi öğrencilerinden, büyük şirketlere geniş bir kapsamda ders verdik ve vermeye devam ediyoruz. Fransızca, Almanca, İngilizce öğretirken bazı şirketlerin yabancı çalışanlarına da Türkçe eğitimi verdik.  Özellikle Peugeot, Duisport gibi daha birçok dünya çapında şirketler de çalışma fırsatımız oldu.
 
Şimdiyse Rusça ve İspanyolca'yı da eğitim verdiğimiz diller arasına kattık.
 
Tüm bu dillerde hem dil öğretimi, hem çeviri, hem de yabancı misafirlere "city asistance" yani şehir rehberliği hizmeti veriyoruz.
 
Yabancı hocalarımızın ve hepsi çok küçük yaşlardan itibaren öğrettiği dilin eğitimini okullarında almış, üzerine üniversitede filoloji öğrenimi görüp, yüksek lisans yapmış hocalarımızın verdiği derslerde terzi işi dil eğitimi veriliyor.
 
Bir sonraki yazıda bu şahane insanları tanıyacağız!