
Eski Ahit
(Tevrat), Tekvin, Bap, 11/1–9
Tevrat’ta
yer alan ve Bâbil kıssası olarak bilinen anlatıda dillerin nasıl
farklılaştıklarına dair bilgiler vardır. Dini bir bakış açısıyla,bu öykü,insanın kusurluluğunu, tanrının kusursuzluğu ile kıyaslamak ve
dünyadaki yüzlerce dilin kökenini açıklamak amacıyla kullanılır sıklıkla. Buna göre Tufan'dan sonra yine kendilerini kaybeden
insanlar, gökyüzüne ulaşma tutkusuyla bir kule yapmaya karar verirler. Herkes
aynı dili konuştuğu için, el birliğiyle bu kuleyi inşaya girişirler. Tanrı da,
yine kendini kaybeden insanoğlunu cezalandırmak üzere dil kargaşası yaratır.
İnsanlar birbirini anlayamaz olur ve o devasa projeyi gerçekleştiremezler.
Zamanla çeşitli dil ve kültürler, farklı gelenekler oluşur. Bir yandan
'yabancıllık, öte yandan çevreye kapalı yaşam, kişileri ön yargıya, yanlış
anlamaya, çatışmaya sürükler.
İşte Babil efsanesinde,dünya üzerinde bir sürü dilin ve kültürün var olmasının sebebi bu şekilde açıklanır. Oysaki tüm farklı kültürlere ve dillere rağmen,bugün dünyanın ortak bir dili var: İngilizce. Nerede olursak olalım veya hangi iş alanında çalışırsak çalışalım,mutlaka bir yerde İngilizce karşımıza çıkıyor. İngilizcenin neden bu kadar 'olmazsa olmaz' bir hale geldiğini araştırmaya kalkarsak,upuzun bir tarih çıkıyor karşımıza. Bilginin,teknolojinin,kapitalizmin ve süper güçlerin cirit attığı upuzun bir tarih..

Romen ve Slav dillerini hem kelime hem de anlambilimsel olarak birleştirip ve dilbilgisi kurallarını basitleştirip oluşturduğu bu dil her ne kadar en başta oldukça ilgi görmüş olsa da,Zamenhof hayaline tam olarak ulaşamadı. Rusya başta olmak üzere,Arjantin,Kanada ve Tunus gibi birçok ülke Esperanto'yu kabul ettiler fakat Adolf Hitler bu duruma karşı çıkarak bu dilin bir yahudi dili olması gerekçesiyle (Zamenhof yahudiydi) Esperanto'yu yasaklattı. Esperanto,bugün hiçbir ülke tarafından resmi dil olarak kabul edilmemiştir. Fakat kimi topluluklar tarafından hala daha kullanılmaktadır.
Formula Lingua
www.formulalingua.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder